YolÇıkmaz yollar arasında kalmış, yolunu ve gideceği yeri bilmeden özgürce tutsaklığa cıkmış bir yolcuyuz.
Hangi han veya hangi hancı yardım edebilir bilinmez.
İşte tam burada başlar zaten, 'ömür biter yol bitmez' türküsü…
Yürümeye devam ettikçe, bir öncekinden farklı kavşaklar ve bir ötekine benzemeyen yollar sonu hep aynı yere çıkacaksa bu çeşitliliğin maksadı ne? Yoksa sevgiyle çıkılan yollar, kesişmeyebilir mi? Sevgiliyle gerçekler acıdır derler hep… O zaman söylesene; gördüğümde sevindiğim, dokunduğumda ürperdiğim, sığındığımda kollarına rahatladığım, sen gerçek değil misin?
Uyandıran sen olmadıktan sonra, kâbus dolu uykularımdan uyumanın anlamı ne? Azığımda, ekmeğimde tuzum, sürümde kuzum, toyumda gelinim olmayacak bir gerçeksen, acısın demek ki!
Ama ne acı ki gerçek değilsen ben, uyuya kalmış bir kamyon şoförünün yapacağı kazanın hemen öncesinde gördüğü bir rüyayı görüyorum.
Oysaki özgürce çıktığım şu yolculukta, kendimi bilinmez yollarda bir sürgüne, bitmeyecek bir yolda ölüme mahkûm etmişim; heyhat hani özgürdüm!
Oysaki evine mutlu bir şekilde ekmek götürebilen bir eskicinin, alın teri olmalıydım ben.
Ya da hamamdan yeni çıkmış bir çöpçünün temiz kokusu ya da fırtınadan gemisini kurtarmış bir kaptanın vakarlı duruşu…
Ama ben özgürce yollara düşmüş bir tutsak… Yunus'un sevgilisi, benimde yolumun sonunda olacak mı? Ben onamı yürüyorum yoksa Karacaoğlan'a amca diyen kız mı karşıma çıkacak.
Bulursam seni on yıl öncemi gel diyeceğim? yoksa Leyla'sını bulduğundan habersiz, Ferhat sevinciyle bulduğum suda mı boğulacağım?
Bu yol çok çetin ve ben durmamalıyım ama nereye kadar! Acımaya başladı ayaklarım.
Hancı su ver, yanıyor içim. Lokman buralardaysa sor, bir merhem var mı benim için…
Derdinin ne olduğunu bilmeyen bir hastalık hastasının, sıkıcı kaprislerimi bunlar yoksa derdime tek derman mı yollar? Altından geçen suları görür mü köprüler? Denize kavuşup da bir damla, köprüye geri döndüğünde bulabilir mi yerinde? Acaba bendini aşan su, kendini bekleyen topraklara hep bereket mi getirir? Bu özlemle kavuşursam, sana murat mı, ecel mi gelir?
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/ask-sevgi-ve-evlilik/6590-yol.html#post9851
Gel diyor bir ses; ne olursan, ne yapmışsan gel gidiyorum. Ama neye; mürşidimi bulamayacaksam, geç kalmışsam, anlayamamışsam, nereye yürüyorum?
Kapıldım gidiyorum, umudum yok sabaha! Can koymuşum bu pazara, ne alan efendi, ne satan tüccar var. Heybemde gül tohumu, gidiyorum. Kırmızı güller ne zaman açar? Ben, güle mi kardelene mi aşığım? Bu yol, nereye çıkar?
Ustam, mürşidim; ne çırak ne olabildim, ne müridin…
Ben bir yola gidiyorum, sonu var mı bilmiyorum.