Sesizliğin rengiydi,bunaldı seherlerde,
binlerce kan gölü gövdeler sergen,
sen; iklimleri tadımsamadan yiten haz,
çocuk tenlerde savrulup,dirilemeden nereye? ..

Nereye akşamüstleri
gökyüzünü avuçlayıp,katamadan sohbetlerin
sımsıcak buharına
bu seyirler bize reva mı,
nerede sevdaların elele harmanlandığı şafaklar?

Dize gelir,savrulur barut kokulu zaman,
yoksa ellerin güncenin içinde,
boğar zamanı,bencileyin karalar...

Çığlıkların çıldırtdığı uykular kıvranıyor yatağında,
söz,
son kertesinde sessizliğin,
bir kıvılcım bozkırda,
bir yudum ışık karanlığın kalbinde,
susku boğuntulu dizelerde,
nereye,
güneş gözlü insan,
nereye? ...

Tut ki,elleri kelepçeli doğanın,
düşün ki,evren bilinmezlik sarmalında,
inan,
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/ask-sevgi-ve-evlilik/52553-karanligin-kalbi.html#post108171
inan ki,insansızlık koca gecede,
karanlıktan,daha büyük bir zindan...

sessizlik boğuntusu gecenin rengi,
tutsak yüreklerde serpilemeden körpe aşklar,
karanlık kuşatıyor dev bir çağı...

Bu iklimler ayrık otu doğada,
çoğaldıkça daralıyor,
bir çocuğun mekanı...