gelincik hikayesinin bir benzerini okumuştum önceden...
ebeveynler evlatlarının her türlü çilesini çekiyor ama malesef evlatlar ailelerininkini çekmiyorlar....:( Alllah (CC) bizi ailelerimize, evlatlarımızıda bizlere hayırlı kılsın inşallah
Günün birinde uzaklarda bir köyde çocuğu doğmadan kocası ölmüş ve tek başına yaşayan hamile bir kadın kendisine arkadaş olması için dağda yaralı olarak bulduğu bir gelinciği evinde beslemeye başlar.
Gelincik vefalıdır. Kadının yanından bir an bile ayrılmaz. Her ne kadar evcil bir hayvan olmasa da zamanla oldukça uysallaşır. Birkaç ay sonra kadının çocuğu doğar. Tek başına tüm zorluklara göğüs görmek ve yavrusuna bakmak zorundadır.
Günler geçer ve kadın bir gün birkaç dakikalığına da olsa evden ayrılmak zorunda kalır. Gelincikle bebek evde yalnız kalmışlardır. Aradan biraz zaman geçer ve anne eve gelir. Gelinciği ve kanlı ağzını görür.
Anne çıldırmışçasına gelinciğe saldırır ve oracıkta hayvanı öldürür. Tam o sırada içerideki odadan bir bebek sesi duyulur. Anne odaya yönelir. Ve odada beşiği, beşiğin içindeki bebeği ve bebeğin yanında duran parçalanmış bir yılanı görür.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/ask-sevgi-ve-evlilik/24232-bir-gelincik-hikayesi.html#post46199
Anneniz sizi gece 2.30’da ararsa ne yaparsınız?
Ogüzel sesiyle şiirlerini dinlemekten keyif aldığım ama bunun yanında gerçek bir dost olduğu için kalbimde ayrı bir yere sahip olan sevgili Bedirhan Gökçe'nin Kral TV'deki programını izliyordum.
Her zaman yaptığını yaptı Bedo, müthiş bir olay aktardı ve gözlerimden yaşları akıttırdı. Belki duymayanınız vardır, aktarıyorum efendim:
Bir gece sabaha karşı anne oğlunu telefonla arar. "Nasılsın yavrum, iyi misin?" Tatlı uykusundan telefonun sesiyle uyanan delikanlı sinirli sinirli konuşmaya başlar annesiyle: "Gecenin bu saatinde niçin arıyorsun?"
Anne cevap verir "Sesini özledim de." "Bilmiyor musun anne, sabah erken kalkıp işe gidiyorum, sabah arasan olmaz mıydı, uykumdan ettin beni, vs,vs.." Daha birçok kırıcı ve yüksek sesle söylenen sözden sonra anne oğluna sorar:
"Yani aramakla seni rahatsız mı ettim evladım?" Delikanlı bağırarak, "Evet, rahatsız ettin" deyince, anne "Öyle mi evladım, sen de beni bundan 25 sene önce bu saatlerde rahatsız etmiştin. Doğum günün kutlu olsun yavrum" deyip telefonu kapatmış.
Duyduğumda gözümden yaşlar geldi. Evlatlarımız için neler yapıyoruz da, neyle karşılaşıyoruz. Neden bizleri sadece her türlü isteklerini yerine getirmek zorunda olan bir hizmetkar gibi görürler, neden her konuda kendilerini dünyanın merkezi kabul ederler bilinmez.
Acaba bizde mi suç? Her isteklerini yaparak onları biz mi alıştırıyoruz bu doyumsuzluğa, saygısızlığa? Ne dersiniz?
gelincik hikayesinin bir benzerini okumuştum önceden...
ebeveynler evlatlarının her türlü çilesini çekiyor ama malesef evlatlar ailelerininkini çekmiyorlar....:( Alllah (CC) bizi ailelerimize, evlatlarımızıda bizlere hayırlı kılsın inşallah
haklısın beyza hayatta herşey istelinildiği gibi gitmiyor amin Allah (C.C)iyi yapsın sonumuzu:(