62 çocuk üzerinde yapılan araştırma, ebeveynin ölümünün çocuklarda yarattığı olumsuz etkilerin boşanmanın etkilerinden çok daha önemli olduğunu ortaya koydu.

Üniversitesi (MEÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Fevziye Toros, ebeveynin ölümünün çocuklarda yarattığı olumsuz etkilerin boşanmanın etkilerinden çok daha önemli olduğunu bildirdi. Toros, yazılı açıklamasında, MEÜ Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Nursel Gamsız Bilgin ile Çocuk Psikiyatrisi polikliniğine başvuran 62 çocuk ve ergenin katıldığı ''Ailede Boşanma ve Anne-Baba Ölümünün, Çocuk Üzerindeki Etkileri'' konulu araştırma yaptıklarını belirtti. Toros, çocukların sosyodemografik özellikleri, ruhsal bozukluklarının sıklığı ve türü, depresyon ve kaygı düzeylerinin belirlenmesi amacıyla yapılan araştırma sonuçlarına göre, ebeveyni ölen çocuklardaki olumsuz etkilerin, boşananlardan daha önemli olduğunun belirlendiğini kaydetti. Kentleşme ve eğitim düzeyinin yükselmesi gibi çeşitli nedenlerle son yıllarda boşanma oranının pek çok ülkede arttığını, yılda ortalama bir milyon çocuğun bu olaya tanık olduğunu ifade eden Toros, şunları kaydetti: ''Son yıllarda mutsuz bir evliliğin sürdürülmesinin toplum, eşler ve çocuklar için sağlıklı olmadığı bildirilmesine ve toplumun boşanmış bireylere bakış açısının değişmesine rağmen boşanma sonrasında hem ebeveynler hem de çocuklarda önemli ruhsal sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Boşanma sırasında ebeveynlerin çocuğu kendi taraflarına çekmeye çalışmaları, çocukların anne-baba arasındaki şiddete tanık olmaları veya kendilerinin şiddete maruz kalmaları, çocukların kendilerini sorumlu hissetmeleri ve suçluluk duymalarına neden oluyor. Ebeveynlerin düzenli ve yeterli iletişim kuramaması gibi nedenlerden dolayı da çocukların yaklaşık olarak üçte birinde önemli ruhsal sorunlar görülebiliyor. Ebeveynleri boşanmış çocuklarda güvensizlik, öz saygının yitirilmesi, terk edilmişlik duyguları, okul başarısızlığı, saldırganlık, depresyon, uyku bozuklukları, ayrılık kaygısı ve suç işlemeye eğilimde artış, en sık görülen ruhsal sorunlardır.'' -BOŞANMA ÇOCUĞA NASIL SÖYLENMELİ?- Boşanma kararının anne ve baba tarafından çocuğa birlikte söylenmesi gerektiğini ifade eden Toros, özellikle küçük yaştakilerin kendilerini suçlu hissettiklerini, bu nedenle durumdan hatası olmadığının kesinlikle anlatılması gerektiğini belirtti. Boşanmadan sonraki aşamanın da çok önemli olduğunu vurgulayan Toros, şunları kaydetti: ''Çocuk, ayrı olduğu ebeveynin eşyası varsa onları odasında bulundurabilmeli. İstediği zaman anne-babası hakkında rahatlıkla konuşabilmeli. Anlaşmalı bir boşanma ise çocukla anne ve baba yemeğe çıkabilmeli ve özel günlerde bir araya gelmeli. Yani çocuğun eski yaşamı olabildiğince sürdürmesi desteklenmeli.'' -EBEVEYNİN ÖLÜMÜ- Toros, çocuklarda ölüm kavramının genellikle 8-10 yaşlarında geliştiğini ve artık geri dönüşümsüz olduğunun algılandığını belirtti. Bu yaş grubundan daha küçüklere, ölümün kendi hataları olmadığının anlatılması gerektiğini ifade eden Toros, bu olayın, sağ kalan ebeveyn ya da çocuğun güvendiği akrabası ile birlikte söylenmesi gerektiğini vurguladı. Toros, ayrıca ölümün çocuğa somut örneklerle açıklanması gerektiğini, aksi durumlar güvensizlik yaşanabileceğini kaydetti.